İzleyiciler

4 Haziran 2012 Pazartesi

Haluk Özkan: Bu albüm aslında aşkın ve sevdanın üzerinden bir başkaldırı göndermesidir.

Özgün müzik ve halk müziği sanatçısı Özkan, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera ve Şan Bölümü'ne birincilikle girdi. Akademi Hayat'ta sinema eğitimi aldı. Konservatuvar yıllarında Ergüder Yoldaş, Sezer Bağcan gibi sanatçılarla çalıştı. TRT'de “Yeşil Miras” adlı 13 bölümlük dizi de başrol oynadı. Aziz Nesin'in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” oyununda 5 farklı karakteri canlandırdı. 12 Eylül darbesinde 14 yaşında hapis yatan Özkan; 12 Eylül'de işkence gören sanatçılardandır. Türkiye'de ve yurt dışında yüzlerce konser veren sanatçı, birçok uzun metrajlı film müziği yaptı, birçok gazete ve dergide köşe yazarlığı yaptı.

Haluk Özkan, 9. son albümüyle “Mutlu Aşk Yoktur”la; halk müziğine farklı bir bakış açısı getirmiştir. Yayınlanan albümleri: “Vira Bismillah”, “Dost Dost ille Kavga”, “İdam Gecesi”, “Büyük Firar”, “Deli Sevda”, “Yalan Dünya”, “Eyvah”, “Ateşlere Yürüyorum”, “Mutlu Aşk Yoktur”.
- Uzun bir aradan sonra yeni bir albüm çıkardın: “Mutlu Aşk Yoktur”. Biz sizi umut ve coşkunun sesi olarak tanımışken bir olumsuzlama ve hüzne kayış mı var?
Haluk Özkan: Bu albüm aslında aşkın ve sevdanın üzerinden bir başkaldırı göndermesidir. O kadar kirlenmişliğin içinde yine de bir umuttur sevdalanmak ve sevdalar. Hayatı en fazla anlamlı kılan şeydir sevmek, hilafsızca sevmek. Kirlilik diz boyu memlekette ve görmek için sadece bakmak yeterli, bakarsak görürüz. Sevmek biraz da bunun karşı sözüdür.

- Haluk Özkan'ı aşkın protest sesi olarak mı tanımlıyorsun?
Aşk kural tanımaz, kurallara dayalı bir aşk tanımlaması duymadım, yaşamadım da. Ben “Mutlu Aşk Yoktur” derken bu albümde memleketimin, dolayısıyla insanlarının mutlu olduğunu hayal ediyorum. Öyle bir ülke ki, dinlemekten ve okumaktan, düşüncelerini söylemekten korkmayan ve “söylersem ne kadar hapis yatacağım” endişesi taşımayan, insanlarının ve bebeklerinin geceleri yatağa aç girmediği, insanın insanca ve onuruyla yaşayabildiği bir ülkedir benim düşlediğim ülke. Hiçbir şey acıtmadı içimi, memleketimin aydınlarına ve türkülerine gösterilen muamele kadar.

- Bu albümde dinleyici neler bulacak?
Öncelikle dinleyici bu albümde 2,5 senelik bir emeği görecek, samimi besteler bulacak, kolektif emeğin sonucu bir ürünü dinleyecek. Ahmet Arif, Nâzım Hikmet ve Enver Gökçe şiirleri bulacak. Türkiye’de ilk defa 2+1 tekniğiyle ki, bu konuda Tanju Duman’a ve yardımcısı Klaus Yaka’ya teşekkür etmek istiyorum, müthiş bir miks ve mastering gerçekleştirdiler, dolayısıyla dinleyici bu albümde iyi bir “sound” duyacak. 2+1 tekniği bizim sinemada 5+1 olarak duyduğumuz seslerin Audio yani müzik CD'sinde sol, sağ kolon ve Sab olarak alabildiğimiz teknik ses özelliğinin adı. Dünya müzik endüsrisi bu tekniğe geçmeye başladı. Normal miksin 2 hatta 3 katı oranında müzisyene ya da yapımcıya fazladan masraf demektir. Albümün miksajı ve stüdyo kayıtları Hannover’de ve Istanbul’da gerçekleştirildi. Afiş ve CD kapaklarında Mutlu Polat, Karay Özkan’ın çektiği fotoğraflar kullanıldı.

- Çağdaş halk müziğinde ve geleneğinde, kopuzdan bağlamaya kadar türkülerde aşk ile yan yana duran zulme karşı isyan çizgisinin senin söylediğin modern türkülere yansıması üzerine ne düşünüyorsun?
- Dadaloğlu'ndan Pir Sultan'a, Aşık Veysel'den Ruhi Su'ya kadar uzanan bu gelenekten beslendiğim doğrudur. Kopuzdan başlayıp gelen bir ırmağın içindeyim. Bu ırmak ezelden beri akar memleketimde. Beni dinleyicinin gözünde, müziğiyle farklı yapan da geleneği çağdaş söylememdir, biraz. Çağlara öncülük etmiş bir geleneğin değişimin öncüsü olmuş devrimci yanıdır benim müziklerim. Bağlama ve türküler; halkın sevdasının, isyanlarının tanıklığıdır en fazla. Benim kendime özgü bir müzik yaklaşımım oldu; çok eleştirildim ama bir yandan da eleştirenler tarafından taklit edildim... 600 sene önce kopuzla söylenen aynı türküler bugüne gelene kadar kendi doğal değişimi içinde gelişmiş. Olasıdır ki, o gelişmenin sağlayıcıları benim gibi çok eleştiri almıştır. Ama bilinmesi gereken şu ki, bu gelişim sayesinde biz bu türküleri bugün dinleyebiliyoruz. Hayatın en zor tarafındayım çünkü yeniye taraf olmak belirsizliktir ve zor kabul görür,  korkutucudur. Yeni ve değişik olan insanı ürkütür. İşte benim müziğim de başrol oyuncusu gibidir yaşadığımız bu tarihte. Tarih boyunca müzik, devrimin bir parçası olmuşken kendi iç dinamiğinde devrim yapmasın! Böyle şey olur mu?

- “Mutlu Aşk Yoktur”un kapsamı hakkında da bilgi verelim biraz...
Albüm çıkalı çok az oldu daha ama tüm Türkiye’de dinlenme rekoruna koşuyor. Rakamları yasal internet sitelerinden alıyoruz. İşte bu beni en fazla onurlandıran durum… “Mutlu Aşk Yoktur” albümündeki tüm düzenlemeleri ve aranjmanlarını Haluk Özkan yazdı. Nâzım Hikmet, Ahmet Arif, Enver Gökçe, Haydar Ergülen'in şiirlerinden oluşturulmuş Haluk Özkan besteleri yer alıyor. Ve yine bu albümde Neşet Ertaş'ın, Mahzuni Şerif'in, Aşık Daimi'nin türkülerini de bulacağız.

- Özellikle de türküleri farklı yorumlayışın dikkat çekiyor.
Doğru, burada amacım bir şeyleri yıkmak değil, var olan ve alışılmış olanı “bir de benim penceremden dinleyin” ifadesi. Müziğe bu bakışımla da başarılı oldum. Dinleyicilerimden tek bir ricam var. Lütfen korsan CD almasınlar. Eğer korsan CD’ye tenezzül edecek olurlarsa idealleriyle, hayat görüşleriyle çelişirler ve samimi olarak söylüyorum, böyle giderse, yakın gelecekte dinleyecek sanatçı bulamayacaklar.

- Neden dinleyecek sanatçı bulamayacaklar?Sadece dinleyecek sanatçı değil okuyacak yazar, izleyecek film bulamayacaklar. Ben ve ekibim 2,5 senedir “Mutlu Aşk Yoktur” albümü üzerinde çalışıyoruz. 125 bin dolara mal oldu bu çalışma. Eğer korsan kazanırsa, ben ve benim gibi hiçbir masraftan kaçınmayan sanatçıları bir daha dinleyemeyecekler çünkü bizler zengin aile çocukları değiliz. Pahalı prodüksiyonlar, masrafını çıkarabilmeli ki, bizler yeni bir albüm yapabilme olanağına sahip olalım.

-Söz, gündeme değinip, biter olduğunda?
Ben müzikte taşları yerinden oynatan adamım, tarihimizde taşları yerinden oynatanların sayesinde de bu topraklarda bağımsızlığımın tadını çıkarabiliyorum. Bağımsızlığını kaybetmiş sanatçı, aydın, toplumla aramdaki çağ farkını ve bu durumun değerini bilenlerdenim. Müzik memleketin bağımsızlığı gibidir. Bağımsız olmayan besteci kuşatılmıştır. İşte sanatın o bağımsız ruhu ve agresif yanı sanatımı hep beslemiştir. Tarihimizden örnek verecek olursak: Muhteşem Osmanlı sonrası kaybedilen bağımsızlığın değerini, Cumhuriyet'le hatırladık. Çünkü bugün bağımsızlıktan bahsedebiliyorsak Osmanlı’nın devrimci paşalarına borçluyuz bunu... Ve değerler kaybedilince anlam kazanmamalı. Biz toplum ve ulus olarak tarihsel koşullarda hikayenin o bölümünü, yani işgale uğramış devlet ve millet bölümünü en acı şekliyle yaşadık. Bize düşen tarihi görev, emperyalizmin her türlü kuşatmasını ulus olarak kırmaya çalışmaktır. Beni ve bizleri geçmişimizden ve geleceğe uzanan değerlerimizden koparmaya çalışan teknolojinin ve finansın en büyüğüne sahip olan bu emperyal kuşatmaya en büyük yanıt; Özgün sanattan ve her alandaki üretim bilincinden geçer.

Sanatçımıza  ulaşabilirsiniz.

♪ Music ( Müzik ) - Yabancı Şarkı Sözü Çevirileri Turkish Versions Of Lyrics,türkçe şarkı -- Tabb - Akor - Nota gitar, piyano, keman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Music( Müzik Yabancı Şarkı Sözü Çevirileri Turkish Versions Of Lyrics,Tabb,Akor,Nota,gitar,piyano,keman